kpdsde en sık çıkan kelimeler, üdsde en sık çıkan kelimeler, yabancı dil sınavlarında en sık sorulan kelimeler, yabancı dil sınavlarında en çok kullanılan ingilizce kelimeler
1. abandon = (1) (birini) terk etmek (= leave) (2) bir şeyden vazgeçmek (= give up)
2. abbreviate = (1) kısaltmak
özetlemek (2) (matematikte) sadeleştirmek3. abolish = (toplumdaki tabuları) yıkmak
sona erdirmek (= do away with)4. absorb = içine çekmek
emmek5. abstain from = (alkol
ilaç vb) --- den sakınmak/ uzak durmak (=avoid from) !6. abundance = bolluk
bereket7. abundant = bol
bereketli8. accelerate = hızlandırmak
ivme kazandırmak *** accelerator = gaz pedalı9. accept = kabul etmek
razı olmak10. access = erişmek
ulaşmak11. accessible to = ulaşılabilir
erişilebilir12. accommodate = (misafir
konuk vb) ağırlamak (= put up)13. accompany = (1) eşlik etmek
arkadaşlık etmek (= escort) (2) beraber bulunmak ya da bir arada gözükmek (* Pain and fever accompany inflammatory diseases)14. accomplish = başarmak (= achieve)
15. accumulate = (1) birikmek
çoğaltmak (2) biriktirmek
yığmak16. accuracy = doğruluk
kesinlik17. accurate = doğru
hatasız
eksiksiz bir şekilde (= precise
correct)18. accurately = doğru
hatasız
eksiksiz bir şekilde (= precisely
correctly)19. accuse (of) = birini bir şeyle suçlamak
itham etmek20. achieve = başarmak
yerine getirmek21. acknowledge as = (1) kabul etmek
--- olarak tanımak (2) (mektup
mesaj vb) aldığını gönderen kişiye bildirmek22. acquainted with = aşina olmak
haberdar olmak (= familiar with)23. acquire = (dil
miras
huy vb) edinmek
kazanmak (= obtain
attain) (*She acquired a huge fortune.) (* I acquired Turkish but I learned English in school.)24. acquisition = edinim
25. activity = faaliyet
aktivite *** activist = bir fikrin aktif destekçisi (= supporter)26. adapt = bir şeye uyarlamak
uydurmak ( = adjust)27. addict = bağımlı
tiryaki *** drug addict = eroin bağımlısı28. addiction to = bağımlılık
tiryakilik29. addition = ilave
ek30. additionally = ayrıca
bunun yanı sıra
buna ilaveten (= furthermore
moreover)31. adequately = yeterli bir şekilde (= sufficiently)
32. adjust = (1) uyarlamak (= adapt) (2) alışmak (= get used to)
33. adjustment = düzeltme
intibak
uyma34. administer = (1) idare etmek
yönetmek (2) (damardan ilaç vb) vermek
sağlamak35. admire = hayran olmak
36. admit = kabullenmek
itiraf etmek37. adopt = (1) evlat edinmek (= take up) (2) (önlem
tedbir vb) almak (adopt measure) (3) (başkasına ait bir şeyi) benimsemek (dil
din vb)38. adore = çok sevmek
tapmak39. adverse = zıt
kötü40. advocate = (1) savunmak (= defend) (2) desteklemek (= support)
41. affect = etkilemek (= influence)
42. aggravate = gittikçe kötüye gitmek
fenalaşmak (= deteriorate
worsen)43. aggressive = saldırgan
44. aid = yardım etmek (= help)
45. alien (to) = yabancı
46. alongside = yanında
bitişiğinde (beside
next to)47. alter = değiştirmek (= change)
48. alteration = değişiklik
49. amazing = şaşırtıcı
hayran bırakıcı (= astonishing)50. amend = değişiklik yapmak (kanunda düzenleme yapmak anlamındaki gibi)
51. amendment = değişiklik
(kanun vb) üzerinde değişiklik yapmak (= alteration)52. amusing = eğlenceli
zevkli53. announce = anons etmek
ilan etmek (= give out
declare)54. anticipate = ummak
beklemek55. apologize = özür dilemek (apologize to someone for something)
56. appalling = korkunç (= dreadful
horrendous)57. appointment = (1) atama
tayin (2) randevu (= rendezvous)58. appreciate = (1) takdir etmek
değerini bilmek (2) anlamak
farkına varmak59. approach = (1) (zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye) yaklaşmak (* Do not approach with fire! (2) (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak
ricada bulunmak (* She approached the bank for a loan)60. appropriately = uygun olarak (= suitably)
61. approve of = onaylamak
uygun bulmak
tasvip etmek62. arrange = düzenlemek
ayarlamak (toplantı
randevu vb)63. artefact = insan eliyle yapılmış (sanat)
64. ascend = yukarı çıkmak
yükselmek
tırmanmak (= go up / climb up)65. ask for = ricada bulunmak
bir şey istemek66. aspire = şiddetle arzu etmek
çok istemek (* I’ve always aspired to be a singer)67. assemble = (1) bir araya getirmek
toplamak (= gather) (2) monte etmek (= put up)68. assess = değerlendirmek (= evaluate)
69. assign = atamak
tayin etmek
görevlendirmek (= appoint)70. assist somebody in something = birine bir konuda yardım etmek
71. associate = (zihninde insanlar/eşyalar arasında) çağrışım yapmak
çağrıştırmak (* I always associate the smell of baking with my childhood.) (2) (kötü yolda olan veya kötü alışkanlıkları olan insanlarla) arkadaşlık yapmak
düşüp kalkmak (* Don’t associate with those glue-sniffers.)72. assume = (1) elinde delil olmadan bir şeyin doğru olduğunu düşünmek veya kabul etmek
farz etmek (= conclude) (2) (sorumluluk/vebal vb) üstlenmek
üzerine almak (= take on) (* I temporarily assumed the responsibility for her)73. assure = birine teminat vermek
emin kılmak
garanti vermek74. astonishment = şaşırtmak
şaşırmak (= amazement
bewilderment)75. attach = iliştirmek
eklemek (= enclose)76. attack = saldırmak
saldırı77. attain = elde etmek
erişmek (= gain
obtain)78. attainment = ulaşmak
erişmek79. attend = iştirak etmek
katılmak80. attribute = (bir sebebe/nedene) dayandırmak (= base on/upon)
81. auditorium = dinlenme/izleme salonu
seyircilerin oturduğu bölüm82. available = mevcut
var olan83. avert = (1) olmasını önlemek (2) başka yöne çevirmek (trafik akışını vb)
84. avoidable = kaçınılabilir
engellenebilir85. award = ödül
86. backward = geri kalmış
geriye doğru87. badly in need of = bir şeye/birine çok muhtaç olmak
88. barely = (1) hemen hemen hiç
neredeyse hiç (2) güçlükle (= hardly
scarcely)89. bargain = (1) pazarlık
anlaşma (2) pazarlık etmek (3) kelepir
ucuz eşya90. barren = kurak
verimsiz (= infertile
arid)91. basic = temel (= essential
fundamental)92. bazaar = pazar
alışveriş yeri93. behave = davranmak
94. believe = inanmak
95. belongings = birinin kişisel eşyaları (= possessions)
96. beloved = sevgili
hazret97. bitingly satirical = aşırı alaycı
insafsızca eleştirme98. bizarre = tuhaf
acayip (= strange
weird)99. blanket = battaniye
100. blaze = (1) ateş
alev
yangın (2) parlamak101. bolt = fırlayıp kaçmak
tabanları yağlamak102. branch = dal
branş103. break off = (nişan
nikah vb) bozmak
ayrılmak104. breed = (1) (hayvan için) doğurmak
yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek105. bribery = rüşvet *** offer bribes = rüşvet teklif etmek
106. bride = gelin
107. brief = kısa
öz *** in brief = kısaca
öz olarak108. bring up = (1) çocuk büyütmek (2) kusmak (3) ortaya (konu vb) atmak
109. broadcast = (radyo
televizyon
hava durumu için) yayın110. Broadly speaking = Genel konuşmak gerekirse (= generally
mostly)111. broil = ızgara yapmak
kavurmak112. bullfight = boğa güreşi
113. bully = (1) kabadayı
zorba (2) kabadayılık yapmak
zorbalık yapmak114. burial = gömü
gömme115. burn = (1) yakmak (2) yanmak
116. button = düğme
117. calculator = hesap makinesi
118. call for = talep etmek
istemek (= demand)119. calm = sakin
120. can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak
121. cancel = iptal etmek (= call off)
122. captivating = büyüleyici (= enchanting
fascinating)123. captive = tutsak
esir124. captivity = tutsaklık
esaret125. capture = yakalamak
ele geçirmek
tutsak etmek (= apprehend)126. careless = dikkatsiz
127. carry out = (çalışma
deney
anket vb) yürütmek
icra etmek (= fulfil
conduct)128. carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
129. casually = günlük
sıradan
havadan sudan130. caution = uyarı
dikkat131. cease = sona erdirmek
durdurmak ( cease-fire= ateşkes)132. ceaseless = aralıksız
durmadan (= non-stop)133. celebration = kutlama
134. celebrity = ünlü
135. census = nüfus sayımı
136. ceremony = tören
137. charge (with) = --- ile yargılamak (mahkemede) (= try)
138. circulate = dolaşmak
dolaştırmak
deveran etmek (vücuttaki kan vb)139. circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı
günlük satış oranı140. cite = örneklemek
adından bahsetmek
değinmek (= refer to
mention)141. citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık
142. clarify = açıklamak (= explain)
143. claw = pençe
hayvan pençesindeki kıvrık tırnak144. clearance = (1) mağazayı boşaltma
malları elden çıkarma
tasfiye (2) izin
yeşil ışık145. close = (sıfat) yakın
146. closed = kapalı
147. closure = (1) kapanış (2) iflas
148. coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same date)
149. collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak
150. collapsible = katlanabilir (kanepe vb)
151. collar = (1) yaka (2) tasma
152. colleague = iş arkadaşı
153. collide with = çarpışmak (= crash into)
154. commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması
155. comment on = yorum yapmak (= interpret)
156. commercial = ticari
157. commit = (1) (intihara vb) kalkışmak
yeltenmek (2) (suç
cürüm) işelemek (3) (kendini işine
ailesine vb) adamak (= devote)158. commit = kalkışmak
yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek159. common = (1) ortak (2) sıradan
yaygın *** in common with = --- ile ortak nokta160. commonplace = yaygın
sıradan (= ordinary
usual)161. commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen
162. companion = dost
arkadaş163. company = (1) arkadaşlık
dostluk (2) şirket164. compel = zorlamak
mecbur bırakmak (= force
oblige)165. compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek
166. compete = rekabet etmek
yarışmak ***competition = müsbaka
yarış167. compete against = başkasıyla yarışmak
rekabet etmek168. compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)
169. competition = (1) rekabet (2) müsabaka
yarış170. compile = derlemek
bir araya getirmek (bilgi
delil vb)171. complain to somebody about something = şikayet etmek
172. completely = tamamen
bütünüyle (= entirely)173. comply (with) = --- e uymak
--- e itaat etmek (= abide by)174. compose = oluşturmak
meydana getirmek *** be composed of = --- den oluşmak175. compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan
176. comprise = içermek (= include)
177. compute = hesap yapmak
bir notu bilgisayara girmek(= calculate )178. conceal = gizlemek
saklamak (= hide)179. conceive as = (1) --- olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak
180. conclude = sonuç çıkarmak (= assume)
181. conclusion = sonuç
netice
yargı182. condition = durum
hal / koşul
şart183. conditionally = şartlı olarak
belli şartlara bağlı184. conduct = (1) (deney
anket vb) idare etmek
yürütmek (= carry out) (2) (isim hali) davranış (= behaviour)185. conduct = (1) (deney
çalışma vb) yürütmek
icra etmek (2) davranış (= behaviour)186. confess = itiraf etmek (= speak out)
187. confident (of) = emin
188. confine to = (1) sınırlamak
bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (= imprison)189. confirm = (1) onaylamak
doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı
davayı vb) güçlendirmek
pekiştirmek (= strengthen)190. conflict = (1) çatışma
savaş (2) anlaşamama
tartışma191. conflict with = çatışmak
çarpışmak
savaşmak192. conform to = uymak
uyuşmak (= obey the rules)193. confront = (1) karşılaşmak
yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek194. confuse = karıştırmak
şaşırmak195. conquer = (1) fethetmek (2) yenmek
galip gelmek196. consent = (1) razı olmak (2) izin
rıza (= permission)197. consent to = razı olmak
198. consequence = sonuç
netice (= result)199. conserve = korumak
muhafaza etmek200. considerable = büyük ölçüde
önemli miktarda
azımsanamaz X negligible(=neglicıbıl)201. considerably = önemli ölçüde
oldukça202. considerately = düşünceli/nazik bir şekilde
203. consideration = göz önünde bulundurma/düşünme
204. consist of = ibaret olmak
meydana gelmek205. conspire against = birine komplo kurmak (= plot against)
206. constantly = 1-sürekli 2- aralıksız
207. constantly = sürekli
208. constitute = oluşturmak
meydana getirmek (= make up)209. constrain = zorlamak (= restrain
force)210. construct =inşa etmek
yapmak (= build)211. consult = danışmak (= check with)
212. consume = tüketmek (= use up)
213. contact with = birisi ile kontak/temas kurmak
irtibata geçmek214. contemporary = çağdaş
aynı çağda yaşayan215. content with = --- den memnun
216. contest = yarışma
müsabaka *** beauty contest = güzellik yarışması217. continent = kıta
218. contract = (1) sözleşme yapmak (2) küçülmek
büzülmek (= shrink) (3) hastalık kapmak219. contradict = çelişmek
220. contradictory = çelişkili
tutarsız
kendini yalancı çıkaran (= inconsistent)221. contribute to = katkıda bulunmak
222. controversial = tartışmalı
fikir ayrılığına sebep olan (= disputable
debatable)223. controversy = anlaşmazlık
fikir ayrılığı224. conventional = geleneksel
alışılagelen225. converse = (1) karşıt
zıt (2) konuşmak226. convert into = dönüştürmek (= change)
227. convict = mahkum
tutuklu228. convince = ikna etmek
229. correctly = doğru bir şekilde
düzgünce (= accurately
precisely)230. correspond to = bir şeyle uymak
uygun düşmek
tekabül etmek (= agree
match)231. correspond with = birisi ile yazışmak
232. counterpart = karşılığı
dengi (“Sultan” kelimesinin counterpart’ı “Kral” dır)233. couple = çift
234. course = (1) gidişat
ilerleme (zaman/mekan içinde) *** in the course of = ---nın esnasında (2) (nehir için) akış yönü (3) öğrenim
kurs235. cramped = hijyenik olmayan
236. crash = (1) kaza
şiddetli ses
iflas (2) yere düşme
çarpma237. crawl = emeklemek
238. create = yaratmak
239. credibly = inanılır bir şekilde (= believably)
240. criminal = ciddi bir suç/cürüm işlemiş
suçlu241. crippled = felçli
kötürüm (= paralysed) (2) engellenmiş
gerilemiş (ekonomi vb)242. crocodile = timsah (= alligator)
243. cross out = üstünü çizmek
silmek (= delete)244. crumble = ufalanmak
parçalanmak (= disintegrate
fall apart)245. cultivate = tarım yapmak
tarlayı vb sürüp ekmek246. curator = sanat galerisi/müze/kütüphane görevlisi
247. currency = döviz
248. curve = eğim
eğmek249. custom = gelenek
görenek *** customs = gümrük250. customary = geleneksel (= traditional)
251. debate = tartışmak
252. debt = borç
253. deceit = kandırmak *** deceitful = hilekar
hileci254. deceive = kandırmak
kafaya almak (= take in)255. decipher = şifresini çözmek
256. decipher = şifresini çözmek
anlamını meydana çıkarmak257. declare = ilan etmek
beyan etmek258. decline = (1) azalmak
gerilemek (2) kibarca reddetmek (= turn down)259. dedicate = kendini adamak (= devote to
commit oneself to)260. dedicate to = kendini adamak (= devote to)
261. deduce = sonuç çıkarmak (= conclude
assume)262. deduction = tümevarım
sonuç (= conclusion)263. deepen = derinleştirmek
derinleşmek264. defeat = yenmek
bozguna uğratmak (= beat)265. defect = bozukluk
kusur
hata
sakatlık *** speech defect = konuşma özrü266. defend = savunmak
267. define = tanımlamak
268. degeneration = yozlaşma
aslını kaybetme269. delay = geciktirmek
270. delightful = zevkli
hoş271. deliver = (1) siparişi teslim dağıtmak/teslim etmek (= distribute) (2) doğurmak vermek (3) deliver speech = konuşma yapmak
272. demand = (1) talep
istek (2) talep etmek
istemek ***in demand = revaçta273. demobilize = askerden terhis etmek
274. demolish = yıkmak
parçalamak (= do away with)275. demonstrate = (1) uygulamalı bir şekilde göstermek (= show) (2) gösteri yapmak
protesto düzenlemek276. deny = (1) inkar etmek (2) yapmasını yasaklamak (deny somebody to do something)
277. depress = (1) üzmek (= sadden
upset) (2) bastırmak (= press down)278. derive from = çıkarmak
gelmek279. descend = inmek
azalmak280. desert = çöl
281. deserve = hak etmek
282. design = plan çizmek
tasarlamak283. design = tasarlamak
dizayn etmek284. desire = (1) istek
arzu (2) istemek
arzu etmek (= wish)285. desolate = mutsuz
kederli (= depressed) (2) terkedilmiş (= deserted)286. dessert = tatlı
287. destination = hedef
varılacak yer288. destiny = kader
kısmet289. destroy = yıkmak
yok etmek (= damage
ruin)290. detain = alıkoymak
göz altında tutmak (= take into custody)291. detect = meydana çıkarmak
işin aslını ortaya çıkarmak (= discover
notice)292. detection = teşhis etmek
belirlemek293. deter (someone) from = caydırmak
engel olmak (= discourage)294. deteriorate = kötüleşmek
kötüye gitmek (= aggravate
worsen)295. determination = (1) azim
kararlılık (= ambition) (2) inat (= stubbornness
obstinacy)296. devastate = yıkmak
tahrip etmek (= destroy)297. develop = (1) geliş(tir)mek
genişle(t)mek
ortaya atmak (teori
fakir vb) (2) (foto) film banyo ettirmek (3) (vücudun ürettiği bir hastalığa) yakalanmak “develop cancer”298. deviate = sapmak
yönünü değiştirmek (= diverge
stray)299. devote = adamak
300. diagnose as = teşhis etmek
301. differentiate = ayırmak (= distinguish)
302. diminish = azalmak (= decline)
303. direct = (1) yönetmek (2) (turiste vb) yol göstermek (guide)
304. disappearance = ortadan/gözden kaybolmak (= vanish)
305. disclose = açığa çıkarmak
gün ışığına çıkarmak (= reveal
display)306. discover = keşfetmek
307. discriminate (against) = (ırk
yaş
cinsiyet vb) ayrımcılık yapmak308. discriminate against = ayrımcılık yapmak
309. discuss about = tartışmak (= argue)
310. disease = hastalık
maraz (= illness
ailment)311. dismiss = kovmak (işten)
kafasından çıkarmak312. dismissal = kovma
başından savma313. dispatch = göndermek
yollamak (= send
submit)314. display = göstermek
sergi *** on display = sergide315. displeased = hoşnut kalmamış
memnun olmayan (= discontented
unsatisfied)316. dispose of = başından atmak
--- den kurtulmak (= get rid of)317. dispute = (1) tartışmak
anlaşamamak (= disagree) (2) anlaşmazlık (= controversy)318. disqualify = diskalifiye etmek
elemek
yetersiz görmek319. disseminate = (bilgi
fakir vb) yaymak
dağıtmak320. distinct = (1) farklı
ayrı
bağımsız (= different) (2) açık seçik
net (= clear)321. distinguish = ayırmak
farkını söylemek (= differentiate)322. distort = (1) (olayın aslını) çarpıtmak
farklı bir anlam yüklemek (= misrepresent) (2) (şeklini/biçimini vb) bozmak
tahrif etmek (= disfigure)323. distress = (1) tehlike (2) acı
ıstırap324. distribute = dağıtmak (= deliver
hand out)325. divert = (trafik yönünü vb) saptırmak
başka yöne çevirmek326. dizzy = başı dönen
kendini bayılacak gibi hisseden (= giddy)327. docile (dosayl) = uysal
evcil328. dominate = egemen/baskın olmak
hakim olmak
idaresi altına almak329. donate = (para
kan vb) bağış yapmak (= contribute)330. donation = (para
kan vb) bağış yapmak (= contribution)331. dowry = çeyiz
332. dramatic = (1) tiyatro ile ilgili (= theatrical) (2) önemli
kayda değer (= drastic) (3) ani
çok hızlı (fiyatlarda ani ve hızlı artış gibi)333. draw = (1) (resim vb) çizmek (2) (perde vb) çekmek
kenara almak (3) (sonuç) çıkarmak (***draw a conclusion) (4) bir maçın berabere bitmesi334. dress code = (bir işyerinde veya okulda) kıyafet genelgesi
335. drug addict = eroin bağımlısı
336. drug dealer = eroin ticareti yapan kişi
337. dustbin = çöp kutusu (= trash can)
338. earth***** = deprem
339. edit = bir kitabı basılabilir hale getirmek
editörlük yapmak340. edition = (kitap için) basım
baskı
yayın341. educate = eğitmek (= train)
342. effect = etki (= influence
impact) *have an effect on = üzerinde etkisi olmak343. elect = seçmek (= vote for)
344. eliminate = elemek
den kurtulmak (= get rid of) (2) yok etmek
yıkmak (= destroy)345. elimination = (1) ortadan kaldırma
yok etme
bertaraf etme (2) hesaba katmama346. embarrass = utandırma (= humiliate)
347. embrace = (1) kucaklamak (= hug
cuddle) (2) (fikir
din vb) benimsemek348. emerge = ortaya çıkmak (= come out)
349. emphasize = vurgulamak
350. employ = (1) işe almak (2) (metot
yöntem vb) uygulamak351. empty = (1) boşaltmak (2) boş
352. emulate = taklit etmek
(= imitate
copy)353. enable = olanaklı kılmak
354. enclose = çevresini sarmak
355. encounter = karşılaşmak ( to face)
356. encourage = teşvik etmek
357. endure = dayanmak
358. enhance = büyülemek
359. enhancement = yükseltme
artırma
çoğaltma (= improvement
enrichment)360. enlarge = büyütmek
genişletmek361. enquire = soruşturmak
362. enslave = köleleştirmek
esir etmek363. ensure = birini temin etmek/emin kılmak
birine garanti vermek364. entertain = eğlendirmek
365. entirely = tamamen (= completely)
366. entrance = giriş
367. envy = kıskanmak
imrenmek368. epic = destan
369. epic = destansı (şiir vb)
370. equal = eşit
adil371. equality = eşitlik (= parity
fairness)372. equate = eşitlemek
373. equip = donatmak
374. equip = donatmak ***equipment = donanım
teçhizat375. erode = yıpratmak
aşınmak376. erupt = patlamak
377. establish = kurmak
doğruluğunu kanıtlamak
kabul etttirmek378. estimate = tahmini bir şey/rakam söylemek
tahminde bulunmak (= guess)379. eternal = kalıcı
ebedi380. evaluate = değerlendirmek (= assess)
381. evaluation = değerlendirme (= assessment)
382. evidently = açık ve şüphe ***ürmez bir şekilde
delillere dayanarak (= obviously)383. evolve = (1) geliş(tir)mek (= develop) (2) (Biyolojide) evrim geçirmek
384. evolve = değişmek
evrim geçirmek385. exaggerated = abartılı
mübalağalı386. excavate = kazı yapmak
387. exceed = aşmak
388. excessive = aşırı
abartılı (sayıda
miktarda)389. exchange = takas etmek
değiş tokuş etmek (= swap)390. exclude = çıkarmak
391. exclusive to = herkese açık olmayan
özel (otel
tatil yeri vb)392. exclusively = sadece
yalnızca393. excursion = keşif gezisi
394. exhibit = sergilemek
395. exist = var olmak
mevcut hale gelmek396. existence = var oluş
mevcut olma397. expand = genişlemek
büyümek
nüfuz olarak artmak398. expect = ummak
beklemek399. expectation = umut
beklenti400. expense = masraf
401. experience = (1) tecrübe (2) tecrübe etmek
yaşamak (3) olay
vukuat402. expire = (yiyecek
ilaç vb için) son kullanma tarihi gelmek
miadı dolmak403. expire = süresi dolmak
404. Expiry Date = Son Kullanma Tarihi
405. explode = patlamak
406. exploit = patlatmak
sömürmek407. explore = keşfetmek
araştırmak408. export = ithal etmek
409. expose = (1) açıklamak
arz etmek (= reveal) (2) (tehlikeye vb) maruz bırakmak410. express = (1) ifade etmek
iletmek (2) çabuk
hızlı (= fast)411. extend = (1) (tatilin
ödevin vb) süresini uzatmak (= prolong) (2) ekleme yapmak (eve birkat daha çıkmak veya balkon eklemek gibi) (= make bigger) ***extension412. extract = elde etmek
çekip çıkarmak (üzümden sirke elde etmek gibi)413. extraordinary = (1) fevkalade
olağanüstü (= exceptional) (2) tuhaf
alışılmadık414. fabricate = (1) uydurmak (= make up) (2) (raf vb) monte etmek (= put up)
415. facilitate = kolaylaştırmak
416. fade = (1) solmak (2) solgun
417. failure = başarısızlık
418. faint = (1) bayılmak (= pass out) (2) solgun (ses
renk vb)419. fairly = oldukça (= quite
rather)420. falsify = (1) hesaplar üzerinde oynamak (2) sahtekarlık yapmak (= fake)
421. familiar (with) = aşina
tanıdık422. famish = aç kalmak
açlıktan ölmek (= starve)423. fare = (otobüs
uçak vb için) fiyat424. fatal = ölümcül ***fatally injured = ağır yaralı
ölümcül yarası olan425. favourable = olumlu
yapıcı (= positive
constructive) (2) uğurlu (= auspicious)426. fearful for = --- için korkan/endişelenen
427. fertilize = (toprağı vb) verimli hale getirmek
verimli kılmak428. fetch = gidip getirmek
429. fiancé = (erkek) nişanlı
430. fiancée = (kız) nişanlı
431. field trip = kır gezisi
arazi gezisi432. fierce = (1) şiddetli
kıyasıya
çetin (rekabet vb) (2) azgın
azmış (***** vb)433. figure = (1) şekil
figür (2) rakam
sayı (3) figure out = anlamak (= make out)434. filthy = (1) pis
kirli (2) dayanıksız
sağlam olmayan435. finance = finanse etmek
paraca desteklemek436. fine = (1) ince ince/küçük doğranmış (et
patates vb) (2) iyi
güzel (3) para cezası437. firework = havai fişek
438. fit = (1) sağlıklı
zinde
sıhhati yerinde (= robust
healthy) (2) (bir kıyafetin şıklık bakımından değil de bedene oturması anlamında) yakışmak (3) sara nöbeti (= seizure)439. flatmate = ev arkadaşı
440. flattery = birine yağ çekme
441. flee = kaçmak (= escape)
442. fleece = koyun postu (yünlü) *** hide = yünsüz post
443. flight = (1) uçuş (2) uçak (= airplane = aeroplane)
444. flow = (nehir vb için) akmak *** overflow = taşmak
445. fluctuate = dalgalanmak
istikrarlı gitmemek
bir artmak bir azalmak446. fluctuate = dalgalanmak
447. focus on = odaklanmak
yoğunlaşmak (= concentrate on
centre on)448. fold = (1) katlamak
kıvırmak
bükmek (2) bir şeyin --- katı
--- misli (twofold
tenfold = iki katı/misli
on katı/misli)449. force = zorlamak
450. forceful = (1) güçlü
zorlu (2) etkili
ikna edici451. forecast = önceden tahmin etmek (= predict)
452. forge = taklidini yapmak
sahtesini çıkarmak453. forgery = sahtekarlık (= counterfeit
fake)454. forgery = sahtekarlık
kalpazanlık455. former = önceki (iki şeyden bahsederken ilk söylenen kişi veya şey)
456. formerly = evvelki
önceki457. formulate = formülleştirmek
formüle dökmek458. forthcoming = yakınlaşmakta olan
gelmekte olan ( Christmas vb.)459. fortify = takviye etmek
sağlamlaştırmak
kuvvetlendirmek (= strengthen
enrich)460. fracture = kırılmak
çatlamak ( kemik
kolon vb)461. frail = zayıf
cılız (= feeble)462. frame = çerçeve
463. freed = serbest kalmış
özgür (= at liberty
at large)464. fulfil = (görev
sorumluluk vb) yerine getirmek
icra etmek (= carry out)465. fundamental = esas
temel
zorunlu (= essential)466. funeral = cenaze töreni
467. fussy = aşırı titiz (= fastidious
meticulous
diligent)468. fuzzy = tüylü
469. gather = (1) toplamak
bir araya getirmek (2) bir araya gelmek470. gender = cinsiyet (= ***)
471. generate = (1) (ısı
elektrik vb) üretmek (2) (tartışma vb) ortaya atmak472. genre (= canr) = tür
çeşit
nevi (= type
sort)473. get rid of = başından atmak
defetmek474. giant = dev X dwarf
475. give up = vazgeçmek
bırakmak (= abandon
abort)476. glance = göz atmak
477. gloom = karanlık ***gloomy = üzüntülü
hüzünlü478. glorify = yüceltmek
övmek (= praise)479. goal = amaç
gaye (= aim)480. govern = yönetmek
481. government = hükümet
482. grab = kapmak
el koymak (= snatch)483. gradually = yavaş yavaş
kademeli olarak484. grant = vermek
bahşetmek (burs
bağış vb)485. grasp = (1) (bir nesneyi) kavramak (2) (bir konuyu) kavramak
anlamak486. graveyard = mezarlık (= cemetery)
487. groom = damat
488. grow tired of = --- den yorulmak
489. growl = ***** ve benzeri hayvanların çıkardığı hırlama sesi
490. guide = rehber
rehberlik etmek491. harass = saldırmak
taciz etmek ******ual harassment = cinsel taciz492. harbour = (1) liman (2) barındırmak
sağlamak493. hardship = zorluk
494. harshly = (1) sert bir şekilde (2) kabaca
495. hasten = acele etmek
496. havoc = hasar
yıkım (= destruction)497. hazard = tehlike
498. hazardous = tehlikeli (= perilous)
499. hectic = heyecanlı
telaşlı
hareketli (program
ofis vb)500. hesitate = duraklamak
501. highly = oldukça
epey (= extremely)502. hinder = (1) engel
mani (2) engel olmak
mani olmak503. hire = (1) kiralamak (2) işe almak (= employ)
504. hitchhiker = otostopçu
505. hollow = oyuk
boşluk (ağaç kovuğu vb) *** hollow promise = boş vaat506. hopefully = inşallah (= with any luck)
507. horrible = korkunç
508. huge = iri
büyük (= enormous
immense)509. humiliate = aşağılamak
rezil etmek
utandırmak (= embarrass)510. hunter = avcı
511. hurricane (hörikeyn) = kasırga
512. iceberg = buz dağı (= glacier)
513. identify = teşhis etmek
kimliğini belirlemek
sınıflandırmak514. idle = tembel (= lazy
indolent) X (= hardworking)515. ignore = görmezden kalmak
kale almamak (= take no notice)516. illusion = hayal
hülya
kuruntu517. illustrate = örneklemek
518. imagine = hayal etmek
519. imitate = taklit etmek
520. immediate = (1) derhal
acele
çabuk (2) (akraba için) en yakın521. immobilize (immmobilayz) = hareketsiz/sabit kılmak
522. impact = çarpmak
523. impeach = suçlamak
itham etmek (= accuse)524. implement = gerçekleştirmek (realize)
525. implicate = bulaştırmak
526. imply = ima etmek
527. impose = zorla kabul ettirmek
koymak( vergi)
yük olmak528. imprisonment = hapse atmak (= incarceration)
529. improve = geliştirmek
530. inaudible = duyulamaz
işitilemez (ses vb)531. incapable of (inkepıbıl) = kabiliyetsiz
yeteneksiz (= unskillful)532. incapacitate = yetersiz bırakmak
olanak tanımamak
aciz bırakmak (= debilitate)533. incessant = aralıksız
sürekli534. incline = eğmek
eğilimi olmak
fikrini vermek535. include = dahil etmek
içermek (= consists of
incorporate) x exclude536. incorporate into = dahil etmek (= include
integrate)537. incredible = inanılmaz ( = unbelievable)
538. indicate = göstermek
belirtisi olmak539. indifference to = kayıtsız
ilgisiz olmak540. induce = -e neden olmak
ikna etmek541. inevitable = kaçınılmaz (= inescapable)
542. infer = anlamak
sonucunu çıkarmak543. influence = (1) etki (= impact
effect) (2) etkilemek544. influential (influwenşıl) = nüfuzlu
sözü geçer
çevresi geniş (= well-connected)545. inherit = mirasa konmak
miras olarak almak (= come into)546. inhibit = göz dağı vermek
547. initially = başlangıçta
ilk etapta (= at first)548. initiate (inişiyeyt)= başlatmak (= start
commence)549. injure = incitmek
550. injustice = eşitsizlik
adaletsizlik (= inequality
unfairness)551. innovate = yeni bir şey icat etmek
yenilik getirmek (= invent)552. innovation = yenilik
yeni bir şey icad etmek553. innovative = yenilikçi
icatçı554. insatiable (inseyşıbıl) = (1) gözü doymaz
doyumsuz
aç gözlü (2) obur
pisboğaz555. insignificant = (1) ehemmiyetsiz
önemsiz (2) anlamsız
manasız556. insist (on) = ısrar etmek (= persist in)
557. inspect = incelemek
558. instantaneously = anlık
bir anda olan
aniden (= immediately
instantly)559. institute = kurmak
560. instruct = talimat vermek
561. insulate (against) = yalıtmak
(soğuğu/sesi vb) kesmek (hırkanın soğuğu kesmesi gibi)562. integrate = bütünleşmek
kaynaşmak563. intelligence = (1) zeka
akıl (2) haber ajansı564. intention (intenşın) = niyet
565. intentional = kasıtlı
maksatlı
bilebile (= deliberately)566. interaction (with) = etkileşim
567. interfere = başkasının işine burnunu sokmak
568. interfere with = karışmak
müdahale etmek569. interpretation = yorum
çeviri570. interrogate = sorguya çekmek
571. interview = (1) röportaj
röportaj yapmak (2) mülakat
mülakat yapmak572. intimate = (1) samimi (2) tanıdık
aşina (alışılan plaj
trafik manzaraları vb)573. introduce = (1) tanıştırmak (2) yeni bir icadı/fikri ortaya atmak
574. invade = işgal etmek
istila etmek (= attck
occupy)575. invaluable = paha biçilmez
çok değerli (= priceless)576. invent = icat etmek (= make up)
577. invest (in) = para yatırımı yapmak
578. investigate = araştırmak
incelemek (= search
look into)579. invoke = dilemek
580. involve = (1) dahil etmek (2) gerektirmek
581. involvement = dahil olma
karışma (= association
participation)582. irregularity = (1) yolsuzluk
hile (2) düzensizlik583. isolate = izole etmek
(iki şeyi vb) birbirinden ayırmak
tecrit etmek584. jeopardize (ciopidayz) = tehlikeye atmak (= endanger
imperil)585. join = katılmak
iştirak etmek586. joint = (1) eklem
mafsal (2) ortaklaşa yapılan (= mutual)587. justify = doğrulamak
588. kennel = ***** kulübesi
589. keyhole = anahtar deliği
590. kidnapper = adam/çocuk kaçıran (= abductor)
591. knock = (1) devirmek (2) (kapı vb) çalmak
592. knowledge = bilgi
593. label = etiketlemek
594. lamb = (1) kuzu (2) kuzu eti
595. latter = sonraki x former = önceki
596. lawyer = avukat (= solicitor)
597. leak = (1) (su
yağ vb) sızmak (2) (bilgi
gizli sırlar vb) medyaya sızmak598. legend = efsane (= myth)
599. legislate = yasamak
600. leisure = boş vakit
601. lessen = azaltmak (= diminish)
602. levy = zorla toplama (haraç)
603. Likewise = Buna benzer şekilde
Aynen bunun gibi (= Similarly)604. listless = yorgun
bitkin (= exhausted)605. literacy = okur yazarlık
606. litter = çöp (= trash
garbage
rubbish)607. loathe = nefret etmek (= abhor
hate)608. locate = yerleştirmek
609. ******** = mevki
yer610. loose = gevşek
sıkıca bağlanmamış
gevşemiş X tight611. lovely = sevecen
sevimli612. luggage (lagiç) = bagaj
613. magical (mecikıl) = sihirli
614. mainstream = pek çok kişi tarafından kabul gören inanış veya düşünce
615. maintain = korumak
616. make a decision = karar vermek
617. manage = (1) başarmak
üstesinden gelmek (2) yönetmek
idare etmek618. management = yönetim idare
619. manipulate = elinde oynatmak
620. manner = davranış
tutum (= attitude)621. manufacture = fabrikada üretmek
622. march = ilerleme
ilerleyiş
marşla yürümek623. massacre (messekı=r) = soykırım
katliam (= genocide)624. master = (1) efendi
sahip (2) hakim olmak
bir şeyi detaylarıyla bilmek (= govern)625. masterpiece = şaheser
baş yapıt626. mature (maçu=) = olgun
627. meadow = çayır
otlak
mera (= pasture)628. meander = (1) dolambaçlı yol (2) avare avare dolaşmak
629. measure (mejı=r) = (1) ölçü
ölçmek (2) tedbir
önlem (= precaution)630. mediate between = arabuluculuk etmek
arasını bulmak631. meet = (1) (ihtiyaç
talep vb) karşılamak (2) tanışmak (3) (bir yolcuyu) karşılamak632. memorial = anıt
633. memory = hafıza
634. merge = birleşmek
bir araya gelmek ( iki şirketin birleşmesi vb)635. migrate = göçmek
636. minor = (1) az (2) önemsiz
küçük *** minority= azınlık637. miraculously = mucize eseri
638. misbehave = terbiyesizlik yapmak
kötü davranışlar sergilemek639. mischief = yaramazlık
haşarılık (= misbehaviour)640. misunderstanding = yanlış anlaşılma (= misconception)
641. mix up = aklını karıştırmak
karıştırmak642. mock at = dalga geçmek
alay etmek (= tease
make fun of)643. modify = değiştirmek (= change)
644. mood = ruh hali
moral ***in a bad mood = morali bozuk olmak645. mourning = yas
keder (= lamentation) ***mournful = yaslı
yas tutan646. move = (1) hareket etmek
taşımak (2) (bir yerden bir başka yere) taşınmak647. movement = (1) hareket (2) (edebiyatta vb) akım
648. multinational = çok uluslu
649. municipality = belediye
650. murder = (1) öldürmek
cinayet işlemek (= kill) (2) cinayet651. mystery = gizem
sır (= enigma)652. narrowly = kıl payı (= She narrowly escaped death yesterday.)
653. native to = yöreye has/özgü
654. neglect = ihmal etmek (= ignore)
655. nervous = gergin (sınav öncesi vb..) *** nervous attack = sinir krizi
656. neutrality (nötraliti) = tarafsızlık (= impartiality)
657. notice = (1) ilan (2) fark etmek
658. obese = şişman
obez659. obey = uymak
itaat etmek ( kurallara vb)660. objection = itiraz
661. obligation = zorunluluk
mecburiyet662. obscure = (1) silik (2) anlaşılmaz hale getirmek
karışık hale getirmek (= confuse)663. observe = gözlemlemek
664. obsolete = modası geçmiş
eskide kalmış665. obtain = elde etmek (= gain
attain)666. occasion = (1) özel olay
önemli gün (2) durum
hal667. occasional = ara sıra
nadiren (= infrequent)668. occupy = (1) (ülke/şehir vb) işgal etmek (2) bir mekanı doldurmak
yerleşmek669. occur= meydana gelmek
670. occurrence = vukuat
olay671. odd = (1) tuhaf (=strange
weird *(wiyırd) (2) odd numbers = tek sayılar (1
3
5 ..)672. Oddly enough! = Ne tuhaftır ki …!
673. odour = koku ***odourless = kokusuz X (aromatic = hoş kokulu)
674. offend = (1) gücendirmek
kırmak (2) (hafif) suç işlemek675. offer = (1) teklif
teklif etmek (2) (imkan
fırsat vb) sağlamak
sunmak676. officially = resmen
resmi olarak677. opportunity = fırsat *** opportunist = fırsatçı
678. opposition = karşıtlık
muhalefet
zıtlık679. oppress = zulmetmek (= persecute)
680. ordinary = sıradan
alışılagelmiş (= commonplace
mundane
average)681. originally = ilk başta
ilk önceleri (= initially
at first)682. ornament = (1) süs
süs eşyası (2) süslemek683. orphan = yetim bırakmak
684. outcrop = yeryüzüne çıkmış katman
685. outcry = feryat figan
çığlık686. outdo = birini geride bırakmak
sollamak
ekarte etmek (= surpass)687. outing = gezi
gezinti688. outlet = (sadece bir çeşit ürün veya sadece bir firmanın ürününü satan) şube
689. overlap = üstüste binmek
690. overlook = (1) göz ardı etmek
görmezden gelmek (= ignore) (2) (bir evin denize bakması
bir ofisin otoparka bakması gibi) --- e bakmak691. overtake = (arabasıyla bir başka arabayı) sollamak
692. overtake = sollamak
bastırmak693. partially = kısmen
694. participate in = katılmak
iştirak etmek (= take part in
join
attend)695. participation = iştirak
katılım ***participatory = katılımcı696. particular (pıtik=ulır) = özel
önemli *** in particular = özellikle697. particularly = özellikle
698. passenger = toplu taşıt yolcusu
699. passionately = ihtirasla
tutkuyla700. patiently = sabırla
sabırlı bir şekilde (= uncomplainingly)701. pavement = kaldırım (= side-walk)
702. peace and quiet = huzur ve sükunet
703. peak = doruk
zirve *** at peak = zirvede
dorukta704. peculiar = tuhaf
acayip (= odd
weird
strange)705. pedestrian = yaya
706. penalize = ceza vermek
cezalandırmak (= punish)707. perceive = algılamak
708. permission = izin
müsaade709. persevering = sebatkar
gayretli710. persist = ısrar etmek
sürüp gitmek711. persuade = ikna etmek
712. pessimism = kötümserlik ***pessimist = kötümser ***optimist = iyimser
713. pet = ev hayvanı
714. pioneer = öncü
yol açan
öncülük eden (= forerunner)715. placement = yerleştirme
716. plague (pleyg) = (1) veba (2) öldürücü salgın hastalık (3) (bela vb) musallat olmak
717. plain = (1) düz
sade (2) ova
düzlük718. plead = yalvarmak
rica etmek719. please = (1) memnun etmek
tatmin etmek (= satisfy) (2) Lütfen!720. pledge (plec) = ciddi bir söz vermek
ciddi bir vaat721. poem = şiir ***poetry = şiir
722. point = (1) anlam
mana ***pointless = anlamsız (2) (zamanda/mekanda vb) nokta723. policy = tutum
kural
prensip
ilke724. polio = çocuk felci
725. pose = ortaya çıkarmak
poz vermek726. possess = sahip olmak
etkilemek727. possession = eşya
mal mülk728. post = (1) vazife
görev
iş (2) posta729. postpone = ertelemek (= put off)
730. practically = 1-hemen hemen 2-uygun olarak
pratik olarak731. praise = övmek (= glorify
compliment)732. precede = - den önce gelmek
733. predict = tahminde bulunmak
734. predictable = tahmin edilebilir
sağı solu belli735. prejudice = ön yargı (= bias)
736. present = (1) sunmak
tanıtmak (2) mevcut
var olan (= existing)737. preserve = korumak
muhafaza etmek738. pressure = baskı
basınç ***under pressure = baskı altında739. prevent = engel olmak
mani olmak740. previously = önceden
eskiden (= formerly)741. prior (to) = --- den önce
--- den evvel742. prison = hapishane (= jail)
743. probability = olasılık
744. process = (bir malzemeyi) işlemek
745. progress = ilerlemek ***in progress = devam eden
ilerlemekte olan746. promote = (1) terfi etmek
makamını yükseltmek (2) reklam yapmak747. prompt = çabuk
ivedi
acele
vakit geçirmeden (= punctual
immediate)748. promptly = derhal
hemen749. proofread = bir metni inceleyip üzerindeki yanlışları düzeltmek
750. properly = adam akıllı
751. property = mal
mülk752. proportion = oran ***in proportion to = ---e oranla
753. protection against = koruma
754. provoke = kışkırtmak
tahrik etmek755. publish = (kitap
kaset vb) yayımlamak756. purchase (pö=çıs) = (1) satın almak (2) satın alınan eşya
757. purchase = satın almak (= buy)
758. purpose = amaç
gaye759. pursue = takip etmek (= follow
chase) ***in pursuit of = ---nın peşinde760. push = itmek X pull = çekmek
761. put forth = öne sürmek
ortaya atmak (= put forward
bring up)762. queue = sıra
kuyruk763. race = (1) ırk (2) yarış
764. racism = ırkçılık
milliyetçilik (= nationalism)765. raid = yasadışı işlere yapılan baskın (= seizure)
766. raise = (1) artırmak
yükseltmek
kaldırmak (su seviyesini
maaşları vb) (2) (hayvan/insan) yetiştirmek
büyütmek (3) (sorun
konu
fikir vb) ortaya atmak767. rate = oran
hız768. receive = almak
kabul etmek769. reckless = = dikkatsiz
pervasız (= irresponsible
thoughtless)770. recklessly = dikkatsizce
pervasızca (= irresponsibly
thoughtlessly)771. recognize = (daha önce gördüğü birini veya bir şeyi gördüğünde) tanımak
772. recommendation = tavsiye
öneri773. referee = hakem (= arbitrator)
774. *******ing = canlandırıcı
serinletici (aperatif yiyecek
temiz hava vb)775. refugee = mülteci
776. refund = parayı iade etmek
777. regard = (1) saygı (= respect) (2) göz önünde bulundurmak
778. regional = bölgesel
779. register = (1) sicil
kütük (2) kaydetmek780. regret = (1) pişmanlık (2) üzüntü
781. regretful = pişman
üzgün (= remorseful)782. regrettable = üzücü
üzüntü/keder/esef verici783. regularly = düzenli bir şekilde *** on a regular basis = düzenli bir şekilde
784. rehearse (rihörs) = prova yapmak ***rehearsal = prova
785. reject = red etmek (= turn down)
786. rejection = ret
kabul etmeme (= refusal)787. relate = (1) rivayet etmek
anlatmak
aktarmak (2) ilişkili/alakalı olmak788. release = serbest bırakmak
salmak (= let out)789. relentless = (1) merhametsiz (2) amansız
hummalı
aralıksız devam eden790. relief = rahatlama
ferahlama ***relief work = afet kurtarma ekibi791. relocate = yerini değiştirmek
yerinden etmek (= displace)792. reluctant (rilaktınt) = isteksiz (= unwilling)
793. remain = kalıntı
794. remark = (1) söylemek
belirtmek (2) düşünce
fikir795. remembrance = anma
hatırlama
yad etme (= commemoration)796. reminiscent of = andıran
hatırlatan
anımsatan (= suggestive of)797. remote = (1) uzak
ırak (2) ıssız
ücra ***remote control = uzaktan kumanda798. removal = (1) (leke vb şeylerin) çıkarılması
sökülmesi (2) (evin vb) taşınması799. remove = (1) (leke vb) çıkarmak
temizlemek (2) sökmek800. repeatedly = defalarca
tekrar tekrar (= continually
constantly)801. repetitive = monoton
sıkıcı802. replace (with) = (1) eski yerine koymak (2) --- ile değiştirmek
803. replica = aslına çok benzeyen kopya
804. request = rica etmek
805. require = gerektirmek (= necessitate)
806. requirement = ihtiyaç
gereksinim807. resentful = alıngan
darılmış808. reside = ikamet etmek
yerleşmek809. resident = bir yerde ikamet eden
halk (apartman
mahalle sakini vb)810. resign from = --- den istifa etmek ***resignation = istifa
811. resolve = (1) çözmek (= sort out) (2) karar vermek
812. resort = (1) son çare olarak bir şeye başvurmak (2) tatil yeri/beldesi
813. response = karşılık
cevap814. restlessness = huzursuzluk
içinin rahat olmaması X calmness815. result = sonuç (= outcome)
816. reveal = açığa çıkarmak
gün yüzüne çıkarmak (= disclose
display)817. revenge = intikam
intikam almak *** take revenge on = intikam almak818. revolve = (1) dönmek (2) döndürmek
çevirmek819. reward = (1) ödül (2) ödüllendirmek *** rewarding = tatmin edici (iş vb)
820. ride = (at
bisiklet vb) binmek821. rightfully = haklı olarak
haklı yere X wantonly = durduk yere
sebepsiz yere822. rise = ortaya çıkmak
artmak
yükselmek823. rob somebody of something = birini soymak ***robbery = soygun
824. robust (rıbast) = turp gibi
sapasağlam825. rough (raf) = (1) kaba pürüzlü (zemin
yüzey vb) (2) nazik olmayan
sakar bir şekilde (3) (deniz/okyanus için) dalgalı
fırtınalı826. rubble = enkaz
yığın (= wreckage)827. sacrifice = adamak
kurban adamak828. salute = selamlamak (= greet)
829. satisfaction = tatmin
memnuniyet830. savage = vahşi
831. scald = kaynar suyla yakmak/haşlamak (el
kol vb)832. scalp = kafa derisini yüzmek
833. scarce = seyrek
az834. scarcely = hemen hemen hiç (= barely
hardly)835. scatter = saçmak
serpmek836. sceptical = şüpheci (= cynical)
837. scratch = (1) kazımak
tahriş etmek (2) tırmalamak838. sculpture = heykel ***sculptor = heykeltırtaş
839. seam = (1) kıyafetlerin dikiş yerleri (2) (yara için) dikiş yeri
840. seasonal = mevsimine uygun
841. secure = güvenli
emniyetli (= safe)842. sedate = (1) sakinleştirmek
yatıştırmak (2) sakin
soğukkanlı (= composed)843. seed = tohum
844. seize = (1) baskınla ele geçirmek (= raid) (2) (birinin kolunu vb) kavramak
845. sense = (1) duygu **sensitive = hassas
duygusal (2) mantık **sensible = mantıklı846. sentence = (1) birini hapse/cezaya mahkum etmek (2) cümle
847. sentimental = duygusal (= emotional)
848. session = toplantının her bir oturumu
849. sewage = lağım
kanalizasyon850. shade = (1) gölgelik (2) renk tonu
851. shortcoming = kusur
eksik
noksan852. shorten = kısaltmak
853. show off = hava atmak
854. shuffle = karıştırmak ( iskambil kağıtlarını); ayak sürüyerek yürüme
855. sigh = iç çekmek *** a sigh of relief = derin/rahat bir nefes
856. significant = (1) önemli
kayda değer (2) manalı
anlamlı857. silent = sessiz
sakin858. simply = (1) basit bir şekilde (2) sadece
yalnızca (= only
solely
merely)859. simulate = taklit etmek *** simulation = taklit
860. sink = (1) batmak (2) lavabo
musluk taşı861. situate = konuşlandırmak
yerleşmek
yerleştirmek (= locate)862. size = (1) (insan için) kıyafet bedeni (2) ebat
boyut863. skill = beceri
yeti
istidat (= talent
ability)864. slaughter = (1) kurban etmek
kesmek (2) öldürmek
cinayet işlemek (= murder)865. slavery = kölelik
866. sleeve = gömlek
gömlek kolu *** buy on the sleeve = veresiye satın almak867. slight = hafif
az868. slip = kaymak *** slip of the tongue = dil sürçmesi
869. smash = (cam
kapı vb) paramparça etmek
kırıp parçalamak870. smother (smadır) = (1) (yastık vb ile) boğmak (2) üzerini örtmek
kamufle etmek871. snap = (fotoğrafçılıkta) poz
872. soap = sabun ****soap opera = pembe dizi
873. sociable = sıcak kanlı
insanlarla çabuk kaynaşan874. solely = yalnızca
sadece875. soothing = yatıştırıcı (= comforting
calming)876. spectacular = görkemli
harikulade877. spectacular = görkemli
muhteşem (= impressive
stunning)878. spend = harcamak ( para vb)
879. spillage = (yere vb) dökülen şey
döküntü (su vb)880. spin = (1) fırıl fırıl dönmek (2) (ip için) eğirmek
881. spine = omurga
belkemiği882. spiritual = manevi
ruhani883. spoiled = şımarık (= mischievous (=misçivıs)
884. spouse = eş (karı veya koca)
885. spread = yaymak
yayılmak ***widespread = geniş çaplı
yaygın886. spring = (1) bahar mevsimi (2) su kaynağı
887. stability = istikrar
denge888. staff = personel
889. stage = (1) sahne (tiyatro) (2) aşama
merhale890. stage = sahne
derece891. startle = (1) korkutmak
ürkütmek (2) şaşırtmak
affalatmak892. statement = (1) söz
ifade (2) demeç *** give statement = ifade vermek893. statue (steyçu) = heykel
894. steadily = sabit bir şekilde
istikrarla (= constantly)895. steal = çalmak
hırsızlık yapmak896. stealthily (steltili) = hırsız gibi
sinsi bir şekilde (= sneakily (snikili)897. stem = ağaç gövdesi *** stem from = --- den kaynaklanmak
898. stimulate = (1) teşvik etmek
motive etmek (= encourage) (2) (beyni) uyarmak899. stir = (1) karışıklık
kargaşa (2) karıştırmak ( çorba vb) ***Stir up = Kızıştırmak900. store = depo
depolamak901. storm = fırtına ***blizzard = kar fırtınası
902. stranger = yabancı
ecnebi903. stray = (1) başıboş aylak kimse (2) sokakta yaşayan kedi
***** vb904. stress = (1) buhran
bunalım
stres (2) vurgulamak (= emphasize)905. stretch = (1) uzamak
uzanmak (2) germek906. strike = (1) grev *** on strike = grevde (2) darbe
vuruş907. stroll = ağır ağır dolaşmak (= go for a stroll = dolaşmaya çıkmak)
908. subject to = (1) (ölüme
yalnız kalmaya vb) maruz kalmış (2) olası
muhtemel909. substantial = çok önemli
önemli ölçüde910. sue = dava açmak
911. sufficiently = yeterli miktarda
912. suffrage = oy kullanma hakkı
913. suggestion = öneri
tavsiye914. suggestive of = manalı
imalı
insanın aklına bir şey getiren915. suit = yakışmak (kıyafetin vb.)
916. supply = (1) tedarik etmek
sağlamak (2) kaynak *** supply of water= su kaynağı917. support = desteklemek
918. supportive = (1) destek veren
anlayış gösteren (2) yardımsever
şefkatli919. suppress = (duygularını
bağışıklık sistemini vb) baskılamak920. surpass = üstün olmak
geride bırakmak
üstün olmak921. surrender = teslim olmak X surround
922. suspend = askıda
muallakta bırakmak
okuldan uzaklaştırma923. suspicion = şüphe
924. symptom = semptom
belirti (hastalık vb için)925. take off = (1) havalanmak (2) taklit emek
926. take on = (sorumluluk vb) üstlenmek
927. tame = evcil hayvan (= docile
domesticated)928. tapestry = duvar halısı
929. tasteful = (1) zevkli
zevkine düşkün kişi (2) zevkle yapılan/hazırlanan (desen vb)930. tasty = lezzetli
931. temple (tempıl) = tapınak
mabet (= shrine
sanctuary)932. tenderness = şefkat
merhamet
anlayış (= affection)933. terminal = (1) ölümcül (hastalık) (= perishing) (2) uçta/sonda bulunan
son
nihai934. terminate = (1) (sözleşme
kontrat vb) sonlandırmak
bitirmek (2) yok etmek935. territory = bölge
arazi936. the rest of… = --- nın geri kalanı
937. thoughtless = düşüncesiz
patavatsız
kaba (= tactless
rude)938. throughout = boyunca
939. throw = atmak
fırlatmak940. throw out = (çöp vb) dışarı atmak
941. thunderstorm = yıldırımlı fırtına
942. tomb = mezar
kabir
türbe (= grave)943. tough = (1) sert
katı
dayanıklı madde (2) (yiyecek vb) çiğnenmez
iyi pişmemiş (3) (insan için) çetin
dayanıklı
çok hayat tecrübesiyle yoğrulmuş944. trace = iz
izini sürmek945. trade = (1) ticaret yapmak
alım satım yapmak (2) ticaret946. traditional = geleneksel
947. trail = iz
patika948. train = (1) eğitmek
eğitim görmek (= educate) (2) idman/antrenman yapmak (3) stajyerlik/çıraklık yapmak949. transmit =(1) göndermek
iletmek (mesaj vb) (2) (hastalık vb) bulaştırmak950. trash = çöp (= garbage)
951. treasure (trejı= )= hazine
952. treat = (1) tedavi etmek *** treatment = tedavi (2) davranmak
953. trick = hile
tuzak
çeldirme ***play a trick on = kandırmak
kötü şaka yapmak954. trim = (1) (ağaç) budamak (2) (saç) kırpmak
kesmek955. tripe = işkembe
956. truthful about = (1) sadece doğruyu söyleyen (2) gerçeklere uygun
doğru (söz)957. turn in = (1) (yetkili kişiye) teslim etmek (2) uyumaya gitmek
958. unattended = sahipsiz
sahibi ortada gözükmeyen (eşya
çocuk vb)959. unbearable = katlanılmaz
dayanılmaz (baskı
sıcaklık
soğuk vb) (= intolerable)960. uncultured = kültürsüz
tahsilsiz
cahil (= uncultivated
boorish
unsophisticated)961. undermine = zayıflatmak
baltalamak
temelini çürütmek (= weaken)962. undertake = (zor ve üzün sürebilecek bir işi) üstlenmek
sorumluluğunu almak963. undertake = üstlenmek (= take on)
964. unfortunate = talihsiz
şansız (= unlucky)965. unlimited = sınırsız (= unrestricted)
966. unreliable = güvenilmez
967. untimely = vakitsiz
yersiz
olmadık zamanda (= at an awkward time)968. unusual = sıra dışı
alışılmamış (= extraordinary
exceptional)969. unwind = (1) (özellikle işten sonra) rahatlamak
dinlenmek (2) düğüm/sargı çözmek970. upgrade = (bilgisayar gibi makineleri) güncellemek
modelini yenilemek971. urgent = acil (= pressing)
972. vacation = tatil
973. vague (veyg) = (1) belirsiz
üstü kapalı (2) net hatırlanamayan şey X vivid974. valley = vadi
975. vanish = 1- ortadan kaybolmak 2-yok olmak
976. variety = değişiklik
çeşitlilik977. vast = büyük
engin
muazzam (= immense
tremendous
huge)978. vet = veteriner
979. vigorously = gayretle (= diligently)
980. violate (vayoleyt) = (kural
kanun
hak vb) ihlal etmek
çiğnemek (= abuse)981. violent = şiddetli
şiddet içerikli982. virtually = hemen hemen
neredeyse (= practically
nearly
almost)983. vocation = meslek
984. volunteer = gönüllü
ücret almadan yardım eden985. vote for/against = (1) oy (2) oy vermek
986. voyage = deniz yolculuğu
987. wantonly = (1) durduk yere
sebepsiz yere (2) ahlaksızca
şehvetle988. wear = takınmak( gözlük
kolye
kıyafet)
giymek989. weep = ağlamak
sızlamak (= cry
sob)990. whirl = (1) hızla dönmek (2) girdap
991. wholly = tamamen
tümüyle
bütünüyle (= entirely)992. widely = geniş çapta
oldukça993. widow = kadın dul ***widower = erkek dul
994. withdraw from = (1) (savaştan
seçimlerden vb) geri çekilmek (= pull out of) (2) (bankadan
hesaptan vb) para çekmek995. withdrawn = içine kapanık (= reserved
inhibited)996. witness = (1) şahit olmak (2) tanık
şahit
görgü tanığı997. worthless = değersiz (= valueless)
998. yard = avlu
bahçe999. yield = (1) ürün meyve vermek (2) ürün kazanç
1000. zip = fermuar
İngilizce Ders Notları İçin Tıklayınız
çok iyiymiş, elinize sağlık gardaş
YanıtlaSilçok teşekkürler emeğinize sağlık..
YanıtlaSilzip degil zipper fermuar demektir. Zip fermuar cekmek demek.
YanıtlaSilEllerinize sağlık Çok sağolun
YanıtlaSilthanks xoxo <3
YanıtlaSilHicamız bu 1000 kelimeyi yarıyıl tatili için ödev verdi 😢. Neyse genede emeğinize sağlık.
YanıtlaSil