kpdsde en sık çıkan kelimeler, üdsde en sık çıkan kelimeler, yabancı dil sınavlarında en sık sorulan kelimeler, yabancı dil sınavlarında en çok kullanılan ingilizce kelimeler
1. abandon = (1) (birini) terk etmek (= leave) (2) bir şeyden vazgeçmek (= give up)
2. abbreviate = (1) kısaltmak
3. abolish = (toplumdaki tabuları) yıkmak
4. absorb = içine çekmek
5. abstain from = (alkol
6. abundance = bolluk
7. abundant = bol
8. accelerate = hızlandırmak
9. accept = kabul etmek
10. access = erişmek
11. accessible to = ulaşılabilir
12. accommodate = (misafir
13. accompany = (1) eşlik etmek
14. accomplish = başarmak (= achieve)
15. accumulate = (1) birikmek
16. accuracy = doğruluk
17. accurate = doğru
18. accurately = doğru
19. accuse (of) = birini bir şeyle suçlamak
20. achieve = başarmak
21. acknowledge as = (1) kabul etmek
22. acquainted with = aşina olmak
23. acquire = (dil
24. acquisition = edinim
25. activity = faaliyet
26. adapt = bir şeye uyarlamak
27. addict = bağımlı
28. addiction to = bağımlılık
29. addition = ilave
30. additionally = ayrıca
31. adequately = yeterli bir şekilde (= sufficiently)
32. adjust = (1) uyarlamak (= adapt) (2) alışmak (= get used to)
33. adjustment = düzeltme
34. administer = (1) idare etmek
35. admire = hayran olmak
36. admit = kabullenmek
37. adopt = (1) evlat edinmek (= take up) (2) (önlem
38. adore = çok sevmek
39. adverse = zıt
40. advocate = (1) savunmak (= defend) (2) desteklemek (= support)
41. affect = etkilemek (= influence)
42. aggravate = gittikçe kötüye gitmek
43. aggressive = saldırgan
44. aid = yardım etmek (= help)
45. alien (to) = yabancı
46. alongside = yanında
47. alter = değiştirmek (= change)
48. alteration = değişiklik
49. amazing = şaşırtıcı
50. amend = değişiklik yapmak (kanunda düzenleme yapmak anlamındaki gibi)
51. amendment = değişiklik
52. amusing = eğlenceli
53. announce = anons etmek
54. anticipate = ummak
55. apologize = özür dilemek (apologize to someone for something)
56. appalling = korkunç (= dreadful
57. appointment = (1) atama
58. appreciate = (1) takdir etmek
59. approach = (1) (zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye) yaklaşmak (* Do not approach with fire! (2) (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak
60. appropriately = uygun olarak (= suitably)
61. approve of = onaylamak
62. arrange = düzenlemek
63. artefact = insan eliyle yapılmış (sanat)
64. ascend = yukarı çıkmak
65. ask for = ricada bulunmak
66. aspire = şiddetle arzu etmek
67. assemble = (1) bir araya getirmek
68. assess = değerlendirmek (= evaluate)
69. assign = atamak
70. assist somebody in something = birine bir konuda yardım etmek
71. associate = (zihninde insanlar/eşyalar arasında) çağrışım yapmak
72. assume = (1) elinde delil olmadan bir şeyin doğru olduğunu düşünmek veya kabul etmek
73. assure = birine teminat vermek
74. astonishment = şaşırtmak
75. attach = iliştirmek
76. attack = saldırmak
77. attain = elde etmek
78. attainment = ulaşmak
79. attend = iştirak etmek
80. attribute = (bir sebebe/nedene) dayandırmak (= base on/upon)
81. auditorium = dinlenme/izleme salonu
82. available = mevcut
83. avert = (1) olmasını önlemek (2) başka yöne çevirmek (trafik akışını vb)
84. avoidable = kaçınılabilir
85. award = ödül
86. backward = geri kalmış
87. badly in need of = bir şeye/birine çok muhtaç olmak
88. barely = (1) hemen hemen hiç
89. bargain = (1) pazarlık
90. barren = kurak
91. basic = temel (= essential
92. bazaar = pazar
93. behave = davranmak
94. believe = inanmak
95. belongings = birinin kişisel eşyaları (= possessions)
96. beloved = sevgili
97. bitingly satirical = aşırı alaycı
98. bizarre = tuhaf
99. blanket = battaniye
100. blaze = (1) ateş
101. bolt = fırlayıp kaçmak
102. branch = dal
103. break off = (nişan
104. breed = (1) (hayvan için) doğurmak
105. bribery = rüşvet *** offer bribes = rüşvet teklif etmek
106. bride = gelin
107. brief = kısa
108. bring up = (1) çocuk büyütmek (2) kusmak (3) ortaya (konu vb) atmak
109. broadcast = (radyo
110. Broadly speaking = Genel konuşmak gerekirse (= generally
111. broil = ızgara yapmak
112. bullfight = boğa güreşi
113. bully = (1) kabadayı
114. burial = gömü
115. burn = (1) yakmak (2) yanmak
116. button = düğme
117. calculator = hesap makinesi
118. call for = talep etmek
119. calm = sakin
120. can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak
121. cancel = iptal etmek (= call off)
122. captivating = büyüleyici (= enchanting
123. captive = tutsak
124. captivity = tutsaklık
125. capture = yakalamak
126. careless = dikkatsiz
127. carry out = (çalışma
128. carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
129. casually = günlük
130. caution = uyarı
131. cease = sona erdirmek
132. ceaseless = aralıksız
133. celebration = kutlama
134. celebrity = ünlü
135. census = nüfus sayımı
136. ceremony = tören
137. charge (with) = --- ile yargılamak (mahkemede) (= try)
138. circulate = dolaşmak
139. circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı
140. cite = örneklemek
141. citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık
142. clarify = açıklamak (= explain)
143. claw = pençe
144. clearance = (1) mağazayı boşaltma
145. close = (sıfat) yakın
146. closed = kapalı
147. closure = (1) kapanış (2) iflas
148. coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same date)
149. collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak
150. collapsible = katlanabilir (kanepe vb)
151. collar = (1) yaka (2) tasma
152. colleague = iş arkadaşı
153. collide with = çarpışmak (= crash into)
154. commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması
155. comment on = yorum yapmak (= interpret)
156. commercial = ticari
157. commit = (1) (intihara vb) kalkışmak
158. commit = kalkışmak
159. common = (1) ortak (2) sıradan
160. commonplace = yaygın
161. commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen
162. companion = dost
163. company = (1) arkadaşlık
164. compel = zorlamak
165. compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek
166. compete = rekabet etmek
167. compete against = başkasıyla yarışmak
168. compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)
169. competition = (1) rekabet (2) müsabaka
170. compile = derlemek
171. complain to somebody about something = şikayet etmek
172. completely = tamamen
173. comply (with) = --- e uymak
174. compose = oluşturmak
175. compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan
176. comprise = içermek (= include)
177. compute = hesap yapmak
178. conceal = gizlemek
179. conceive as = (1) --- olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak
180. conclude = sonuç çıkarmak (= assume)
181. conclusion = sonuç
182. condition = durum
183. conditionally = şartlı olarak
184. conduct = (1) (deney
185. conduct = (1) (deney
186. confess = itiraf etmek (= speak out)
187. confident (of) = emin
188. confine to = (1) sınırlamak
189. confirm = (1) onaylamak
190. conflict = (1) çatışma
191. conflict with = çatışmak
192. conform to = uymak
193. confront = (1) karşılaşmak
194. confuse = karıştırmak
195. conquer = (1) fethetmek (2) yenmek
196. consent = (1) razı olmak (2) izin
197. consent to = razı olmak
198. consequence = sonuç
199. conserve = korumak
200. considerable = büyük ölçüde
201. considerably = önemli ölçüde
202. considerately = düşünceli/nazik bir şekilde
203. consideration = göz önünde bulundurma/düşünme
204. consist of = ibaret olmak
205. conspire against = birine komplo kurmak (= plot against)
206. constantly = 1-sürekli 2- aralıksız
207. constantly = sürekli
208. constitute = oluşturmak
209. constrain = zorlamak (= restrain
210. construct =inşa etmek
211. consult = danışmak (= check with)
212. consume = tüketmek (= use up)
213. contact with = birisi ile kontak/temas kurmak
214. contemporary = çağdaş
215. content with = --- den memnun
216. contest = yarışma
217. continent = kıta
218. contract = (1) sözleşme yapmak (2) küçülmek
219. contradict = çelişmek
220. contradictory = çelişkili
221. contribute to = katkıda bulunmak
222. controversial = tartışmalı
223. controversy = anlaşmazlık
224. conventional = geleneksel
225. converse = (1) karşıt
226. convert into = dönüştürmek (= change)
227. convict = mahkum
228. convince = ikna etmek
229. correctly = doğru bir şekilde
230. correspond to = bir şeyle uymak
231. correspond with = birisi ile yazışmak
232. counterpart = karşılığı
233. couple = çift
234. course = (1) gidişat
235. cramped = hijyenik olmayan
236. crash = (1) kaza
237. crawl = emeklemek
238. create = yaratmak
239. credibly = inanılır bir şekilde (= believably)
240. criminal = ciddi bir suç/cürüm işlemiş
241. crippled = felçli
242. crocodile = timsah (= alligator)
243. cross out = üstünü çizmek
244. crumble = ufalanmak
245. cultivate = tarım yapmak
246. curator = sanat galerisi/müze/kütüphane görevlisi
247. currency = döviz
248. curve = eğim
249. custom = gelenek
250. customary = geleneksel (= traditional)
251. debate = tartışmak
252. debt = borç
253. deceit = kandırmak *** deceitful = hilekar
254. deceive = kandırmak
255. decipher = şifresini çözmek
256. decipher = şifresini çözmek
257. declare = ilan etmek
258. decline = (1) azalmak
259. dedicate = kendini adamak (= devote to
260. dedicate to = kendini adamak (= devote to)
261. deduce = sonuç çıkarmak (= conclude
262. deduction = tümevarım
263. deepen = derinleştirmek
264. defeat = yenmek
265. defect = bozukluk
266. defend = savunmak
267. define = tanımlamak
268. degeneration = yozlaşma
269. delay = geciktirmek
270. delightful = zevkli
271. deliver = (1) siparişi teslim dağıtmak/teslim etmek (= distribute) (2) doğurmak vermek (3) deliver speech = konuşma yapmak
272. demand = (1) talep
273. demobilize = askerden terhis etmek
274. demolish = yıkmak
275. demonstrate = (1) uygulamalı bir şekilde göstermek (= show) (2) gösteri yapmak
276. deny = (1) inkar etmek (2) yapmasını yasaklamak (deny somebody to do something)
277. depress = (1) üzmek (= sadden
278. derive from = çıkarmak
279. descend = inmek
280. desert = çöl
281. deserve = hak etmek
282. design = plan çizmek
283. design = tasarlamak
284. desire = (1) istek
285. desolate = mutsuz
286. dessert = tatlı
287. destination = hedef
288. destiny = kader
289. destroy = yıkmak
290. detain = alıkoymak
291. detect = meydana çıkarmak
292. detection = teşhis etmek
293. deter (someone) from = caydırmak
294. deteriorate = kötüleşmek
295. determination = (1) azim
296. devastate = yıkmak
297. develop = (1) geliş(tir)mek
298. deviate = sapmak
299. devote = adamak
300. diagnose as = teşhis etmek
301. differentiate = ayırmak (= distinguish)
302. diminish = azalmak (= decline)
303. direct = (1) yönetmek (2) (turiste vb) yol göstermek (guide)
304. disappearance = ortadan/gözden kaybolmak (= vanish)
305. disclose = açığa çıkarmak
306. discover = keşfetmek
307. discriminate (against) = (ırk
308. discriminate against = ayrımcılık yapmak
309. discuss about = tartışmak (= argue)
310. disease = hastalık
311. dismiss = kovmak (işten)
312. dismissal = kovma
313. dispatch = göndermek
314. display = göstermek
315. displeased = hoşnut kalmamış
316. dispose of = başından atmak
317. dispute = (1) tartışmak
318. disqualify = diskalifiye etmek
319. disseminate = (bilgi
320. distinct = (1) farklı
321. distinguish = ayırmak
322. distort = (1) (olayın aslını) çarpıtmak
323. distress = (1) tehlike (2) acı
324. distribute = dağıtmak (= deliver
325. divert = (trafik yönünü vb) saptırmak
326. dizzy = başı dönen
327. docile (dosayl) = uysal
328. dominate = egemen/baskın olmak
329. donate = (para
330. donation = (para
331. dowry = çeyiz
332. dramatic = (1) tiyatro ile ilgili (= theatrical) (2) önemli
333. draw = (1) (resim vb) çizmek (2) (perde vb) çekmek
334. dress code = (bir işyerinde veya okulda) kıyafet genelgesi
335. drug addict = eroin bağımlısı
336. drug dealer = eroin ticareti yapan kişi
337. dustbin = çöp kutusu (= trash can)
338. earth***** = deprem
339. edit = bir kitabı basılabilir hale getirmek
340. edition = (kitap için) basım
341. educate = eğitmek (= train)
342. effect = etki (= influence
343. elect = seçmek (= vote for)
344. eliminate = elemek
345. elimination = (1) ortadan kaldırma
346. embarrass = utandırma (= humiliate)
347. embrace = (1) kucaklamak (= hug
348. emerge = ortaya çıkmak (= come out)
349. emphasize = vurgulamak
350. employ = (1) işe almak (2) (metot
351. empty = (1) boşaltmak (2) boş
352. emulate = taklit etmek
353. enable = olanaklı kılmak
354. enclose = çevresini sarmak
355. encounter = karşılaşmak ( to face)
356. encourage = teşvik etmek
357. endure = dayanmak
358. enhance = büyülemek
359. enhancement = yükseltme
360. enlarge = büyütmek
361. enquire = soruşturmak
362. enslave = köleleştirmek
363. ensure = birini temin etmek/emin kılmak
364. entertain = eğlendirmek
365. entirely = tamamen (= completely)
366. entrance = giriş
367. envy = kıskanmak
368. epic = destan
369. epic = destansı (şiir vb)
370. equal = eşit
371. equality = eşitlik (= parity
372. equate = eşitlemek
373. equip = donatmak
374. equip = donatmak ***equipment = donanım
375. erode = yıpratmak
376. erupt = patlamak
377. establish = kurmak
378. estimate = tahmini bir şey/rakam söylemek
379. eternal = kalıcı
380. evaluate = değerlendirmek (= assess)
381. evaluation = değerlendirme (= assessment)
382. evidently = açık ve şüphe ***ürmez bir şekilde
383. evolve = (1) geliş(tir)mek (= develop) (2) (Biyolojide) evrim geçirmek
384. evolve = değişmek
385. exaggerated = abartılı
386. excavate = kazı yapmak
387. exceed = aşmak
388. excessive = aşırı
389. exchange = takas etmek
390. exclude = çıkarmak
391. exclusive to = herkese açık olmayan
392. exclusively = sadece
393. excursion = keşif gezisi
394. exhibit = sergilemek
395. exist = var olmak
396. existence = var oluş
397. expand = genişlemek
398. expect = ummak
399. expectation = umut
400. expense = masraf
401. experience = (1) tecrübe (2) tecrübe etmek
402. expire = (yiyecek
403. expire = süresi dolmak
404. Expiry Date = Son Kullanma Tarihi
405. explode = patlamak
406. exploit = patlatmak
407. explore = keşfetmek
408. export = ithal etmek
409. expose = (1) açıklamak
410. express = (1) ifade etmek
411. extend = (1) (tatilin
412. extract = elde etmek
413. extraordinary = (1) fevkalade
414. fabricate = (1) uydurmak (= make up) (2) (raf vb) monte etmek (= put up)
415. facilitate = kolaylaştırmak
416. fade = (1) solmak (2) solgun
417. failure = başarısızlık
418. faint = (1) bayılmak (= pass out) (2) solgun (ses
419. fairly = oldukça (= quite
420. falsify = (1) hesaplar üzerinde oynamak (2) sahtekarlık yapmak (= fake)
421. familiar (with) = aşina
422. famish = aç kalmak
423. fare = (otobüs
424. fatal = ölümcül ***fatally injured = ağır yaralı
425. favourable = olumlu
426. fearful for = --- için korkan/endişelenen
427. fertilize = (toprağı vb) verimli hale getirmek
428. fetch = gidip getirmek
429. fiancé = (erkek) nişanlı
430. fiancée = (kız) nişanlı
431. field trip = kır gezisi
432. fierce = (1) şiddetli
433. figure = (1) şekil
434. filthy = (1) pis
435. finance = finanse etmek
436. fine = (1) ince ince/küçük doğranmış (et
437. firework = havai fişek
438. fit = (1) sağlıklı
439. flatmate = ev arkadaşı
440. flattery = birine yağ çekme
441. flee = kaçmak (= escape)
442. fleece = koyun postu (yünlü) *** hide = yünsüz post
443. flight = (1) uçuş (2) uçak (= airplane = aeroplane)
444. flow = (nehir vb için) akmak *** overflow = taşmak
445. fluctuate = dalgalanmak
446. fluctuate = dalgalanmak
447. focus on = odaklanmak
448. fold = (1) katlamak
449. force = zorlamak
450. forceful = (1) güçlü
451. forecast = önceden tahmin etmek (= predict)
452. forge = taklidini yapmak
453. forgery = sahtekarlık (= counterfeit
454. forgery = sahtekarlık
455. former = önceki (iki şeyden bahsederken ilk söylenen kişi veya şey)
456. formerly = evvelki
457. formulate = formülleştirmek
458. forthcoming = yakınlaşmakta olan
459. fortify = takviye etmek
460. fracture = kırılmak
461. frail = zayıf
462. frame = çerçeve
463. freed = serbest kalmış
464. fulfil = (görev
465. fundamental = esas
466. funeral = cenaze töreni
467. fussy = aşırı titiz (= fastidious
468. fuzzy = tüylü
469. gather = (1) toplamak
470. gender = cinsiyet (= ***)
471. generate = (1) (ısı
472. genre (= canr) = tür
473. get rid of = başından atmak
474. giant = dev X dwarf
475. give up = vazgeçmek
476. glance = göz atmak
477. gloom = karanlık ***gloomy = üzüntülü
478. glorify = yüceltmek
479. goal = amaç
480. govern = yönetmek
481. government = hükümet
482. grab = kapmak
483. gradually = yavaş yavaş
484. grant = vermek
485. grasp = (1) (bir nesneyi) kavramak (2) (bir konuyu) kavramak
486. graveyard = mezarlık (= cemetery)
487. groom = damat
488. grow tired of = --- den yorulmak
489. growl = ***** ve benzeri hayvanların çıkardığı hırlama sesi
490. guide = rehber
491. harass = saldırmak
492. harbour = (1) liman (2) barındırmak
493. hardship = zorluk
494. harshly = (1) sert bir şekilde (2) kabaca
495. hasten = acele etmek
496. havoc = hasar
497. hazard = tehlike
498. hazardous = tehlikeli (= perilous)
499. hectic = heyecanlı
500. hesitate = duraklamak
501. highly = oldukça
502. hinder = (1) engel
503. hire = (1) kiralamak (2) işe almak (= employ)
504. hitchhiker = otostopçu
505. hollow = oyuk
506. hopefully = inşallah (= with any luck)
507. horrible = korkunç
508. huge = iri
509. humiliate = aşağılamak
510. hunter = avcı
511. hurricane (hörikeyn) = kasırga
512. iceberg = buz dağı (= glacier)
513. identify = teşhis etmek
514. idle = tembel (= lazy
515. ignore = görmezden kalmak
516. illusion = hayal
517. illustrate = örneklemek
518. imagine = hayal etmek
519. imitate = taklit etmek
520. immediate = (1) derhal
521. immobilize (immmobilayz) = hareketsiz/sabit kılmak
522. impact = çarpmak
523. impeach = suçlamak
524. implement = gerçekleştirmek (realize)
525. implicate = bulaştırmak
526. imply = ima etmek
527. impose = zorla kabul ettirmek
528. imprisonment = hapse atmak (= incarceration)
529. improve = geliştirmek
530. inaudible = duyulamaz
531. incapable of (inkepıbıl) = kabiliyetsiz
532. incapacitate = yetersiz bırakmak
533. incessant = aralıksız
534. incline = eğmek
535. include = dahil etmek
536. incorporate into = dahil etmek (= include
537. incredible = inanılmaz ( = unbelievable)
538. indicate = göstermek
539. indifference to = kayıtsız
540. induce = -e neden olmak
541. inevitable = kaçınılmaz (= inescapable)
542. infer = anlamak
543. influence = (1) etki (= impact
544. influential (influwenşıl) = nüfuzlu
545. inherit = mirasa konmak
546. inhibit = göz dağı vermek
547. initially = başlangıçta
548. initiate (inişiyeyt)= başlatmak (= start
549. injure = incitmek
550. injustice = eşitsizlik
551. innovate = yeni bir şey icat etmek
552. innovation = yenilik
553. innovative = yenilikçi
554. insatiable (inseyşıbıl) = (1) gözü doymaz
555. insignificant = (1) ehemmiyetsiz
556. insist (on) = ısrar etmek (= persist in)
557. inspect = incelemek
558. instantaneously = anlık
559. institute = kurmak
560. instruct = talimat vermek
561. insulate (against) = yalıtmak
562. integrate = bütünleşmek
563. intelligence = (1) zeka
564. intention (intenşın) = niyet
565. intentional = kasıtlı
566. interaction (with) = etkileşim
567. interfere = başkasının işine burnunu sokmak
568. interfere with = karışmak
569. interpretation = yorum
570. interrogate = sorguya çekmek
571. interview = (1) röportaj
572. intimate = (1) samimi (2) tanıdık
573. introduce = (1) tanıştırmak (2) yeni bir icadı/fikri ortaya atmak
574. invade = işgal etmek
575. invaluable = paha biçilmez
576. invent = icat etmek (= make up)
577. invest (in) = para yatırımı yapmak
578. investigate = araştırmak
579. invoke = dilemek
580. involve = (1) dahil etmek (2) gerektirmek
581. involvement = dahil olma
582. irregularity = (1) yolsuzluk
583. isolate = izole etmek
584. jeopardize (ciopidayz) = tehlikeye atmak (= endanger
585. join = katılmak
586. joint = (1) eklem
587. justify = doğrulamak
588. kennel = ***** kulübesi
589. keyhole = anahtar deliği
590. kidnapper = adam/çocuk kaçıran (= abductor)
591. knock = (1) devirmek (2) (kapı vb) çalmak
592. knowledge = bilgi
593. label = etiketlemek
594. lamb = (1) kuzu (2) kuzu eti
595. latter = sonraki x former = önceki
596. lawyer = avukat (= solicitor)
597. leak = (1) (su
598. legend = efsane (= myth)
599. legislate = yasamak
600. leisure = boş vakit
601. lessen = azaltmak (= diminish)
602. levy = zorla toplama (haraç)
603. Likewise = Buna benzer şekilde
604. listless = yorgun
605. literacy = okur yazarlık
606. litter = çöp (= trash
607. loathe = nefret etmek (= abhor
608. locate = yerleştirmek
609. ******** = mevki
610. loose = gevşek
611. lovely = sevecen
612. luggage (lagiç) = bagaj
613. magical (mecikıl) = sihirli
614. mainstream = pek çok kişi tarafından kabul gören inanış veya düşünce
615. maintain = korumak
616. make a decision = karar vermek
617. manage = (1) başarmak
618. management = yönetim idare
619. manipulate = elinde oynatmak
620. manner = davranış
621. manufacture = fabrikada üretmek
622. march = ilerleme
623. massacre (messekı=r) = soykırım
624. master = (1) efendi
625. masterpiece = şaheser
626. mature (maçu=) = olgun
627. meadow = çayır
628. meander = (1) dolambaçlı yol (2) avare avare dolaşmak
629. measure (mejı=r) = (1) ölçü
630. mediate between = arabuluculuk etmek
631. meet = (1) (ihtiyaç
632. memorial = anıt
633. memory = hafıza
634. merge = birleşmek
635. migrate = göçmek
636. minor = (1) az (2) önemsiz
637. miraculously = mucize eseri
638. misbehave = terbiyesizlik yapmak
639. mischief = yaramazlık
640. misunderstanding = yanlış anlaşılma (= misconception)
641. mix up = aklını karıştırmak
642. mock at = dalga geçmek
643. modify = değiştirmek (= change)
644. mood = ruh hali
645. mourning = yas
646. move = (1) hareket etmek
647. movement = (1) hareket (2) (edebiyatta vb) akım
648. multinational = çok uluslu
649. municipality = belediye
650. murder = (1) öldürmek
651. mystery = gizem
652. narrowly = kıl payı (= She narrowly escaped death yesterday.)
653. native to = yöreye has/özgü
654. neglect = ihmal etmek (= ignore)
655. nervous = gergin (sınav öncesi vb..) *** nervous attack = sinir krizi
656. neutrality (nötraliti) = tarafsızlık (= impartiality)
657. notice = (1) ilan (2) fark etmek
658. obese = şişman
659. obey = uymak
660. objection = itiraz
661. obligation = zorunluluk
662. obscure = (1) silik (2) anlaşılmaz hale getirmek
663. observe = gözlemlemek
664. obsolete = modası geçmiş
665. obtain = elde etmek (= gain
666. occasion = (1) özel olay
667. occasional = ara sıra
668. occupy = (1) (ülke/şehir vb) işgal etmek (2) bir mekanı doldurmak
669. occur= meydana gelmek
670. occurrence = vukuat
671. odd = (1) tuhaf (=strange
672. Oddly enough! = Ne tuhaftır ki …!
673. odour = koku ***odourless = kokusuz X (aromatic = hoş kokulu)
674. offend = (1) gücendirmek
675. offer = (1) teklif
676. officially = resmen
677. opportunity = fırsat *** opportunist = fırsatçı
678. opposition = karşıtlık
679. oppress = zulmetmek (= persecute)
680. ordinary = sıradan
681. originally = ilk başta
682. ornament = (1) süs
683. orphan = yetim bırakmak
684. outcrop = yeryüzüne çıkmış katman
685. outcry = feryat figan
686. outdo = birini geride bırakmak
687. outing = gezi
688. outlet = (sadece bir çeşit ürün veya sadece bir firmanın ürününü satan) şube
689. overlap = üstüste binmek
690. overlook = (1) göz ardı etmek
691. overtake = (arabasıyla bir başka arabayı) sollamak
692. overtake = sollamak
693. partially = kısmen
694. participate in = katılmak
695. participation = iştirak
696. particular (pıtik=ulır) = özel
697. particularly = özellikle
698. passenger = toplu taşıt yolcusu
699. passionately = ihtirasla
700. patiently = sabırla
701. pavement = kaldırım (= side-walk)
702. peace and quiet = huzur ve sükunet
703. peak = doruk
704. peculiar = tuhaf
705. pedestrian = yaya
706. penalize = ceza vermek
707. perceive = algılamak
708. permission = izin
709. persevering = sebatkar
710. persist = ısrar etmek
711. persuade = ikna etmek
712. pessimism = kötümserlik ***pessimist = kötümser ***optimist = iyimser
713. pet = ev hayvanı
714. pioneer = öncü
715. placement = yerleştirme
716. plague (pleyg) = (1) veba (2) öldürücü salgın hastalık (3) (bela vb) musallat olmak
717. plain = (1) düz
718. plead = yalvarmak
719. please = (1) memnun etmek
720. pledge (plec) = ciddi bir söz vermek
721. poem = şiir ***poetry = şiir
722. point = (1) anlam
723. policy = tutum
724. polio = çocuk felci
725. pose = ortaya çıkarmak
726. possess = sahip olmak
727. possession = eşya
728. post = (1) vazife
729. postpone = ertelemek (= put off)
730. practically = 1-hemen hemen 2-uygun olarak
731. praise = övmek (= glorify
732. precede = - den önce gelmek
733. predict = tahminde bulunmak
734. predictable = tahmin edilebilir
735. prejudice = ön yargı (= bias)
736. present = (1) sunmak
737. preserve = korumak
738. pressure = baskı
739. prevent = engel olmak
740. previously = önceden
741. prior (to) = --- den önce
742. prison = hapishane (= jail)
743. probability = olasılık
744. process = (bir malzemeyi) işlemek
745. progress = ilerlemek ***in progress = devam eden
746. promote = (1) terfi etmek
747. prompt = çabuk
748. promptly = derhal
749. proofread = bir metni inceleyip üzerindeki yanlışları düzeltmek
750. properly = adam akıllı
751. property = mal
752. proportion = oran ***in proportion to = ---e oranla
753. protection against = koruma
754. provoke = kışkırtmak
755. publish = (kitap
756. purchase (pö=çıs) = (1) satın almak (2) satın alınan eşya
757. purchase = satın almak (= buy)
758. purpose = amaç
759. pursue = takip etmek (= follow
760. push = itmek X pull = çekmek
761. put forth = öne sürmek
762. queue = sıra
763. race = (1) ırk (2) yarış
764. racism = ırkçılık
765. raid = yasadışı işlere yapılan baskın (= seizure)
766. raise = (1) artırmak
767. rate = oran
768. receive = almak
769. reckless = = dikkatsiz
770. recklessly = dikkatsizce
771. recognize = (daha önce gördüğü birini veya bir şeyi gördüğünde) tanımak
772. recommendation = tavsiye
773. referee = hakem (= arbitrator)
774. *******ing = canlandırıcı
775. refugee = mülteci
776. refund = parayı iade etmek
777. regard = (1) saygı (= respect) (2) göz önünde bulundurmak
778. regional = bölgesel
779. register = (1) sicil
780. regret = (1) pişmanlık (2) üzüntü
781. regretful = pişman
782. regrettable = üzücü
783. regularly = düzenli bir şekilde *** on a regular basis = düzenli bir şekilde
784. rehearse (rihörs) = prova yapmak ***rehearsal = prova
785. reject = red etmek (= turn down)
786. rejection = ret
787. relate = (1) rivayet etmek
788. release = serbest bırakmak
789. relentless = (1) merhametsiz (2) amansız
790. relief = rahatlama
791. relocate = yerini değiştirmek
792. reluctant (rilaktınt) = isteksiz (= unwilling)
793. remain = kalıntı
794. remark = (1) söylemek
795. remembrance = anma
796. reminiscent of = andıran
797. remote = (1) uzak
798. removal = (1) (leke vb şeylerin) çıkarılması
799. remove = (1) (leke vb) çıkarmak
800. repeatedly = defalarca
801. repetitive = monoton
802. replace (with) = (1) eski yerine koymak (2) --- ile değiştirmek
803. replica = aslına çok benzeyen kopya
804. request = rica etmek
805. require = gerektirmek (= necessitate)
806. requirement = ihtiyaç
807. resentful = alıngan
808. reside = ikamet etmek
809. resident = bir yerde ikamet eden
810. resign from = --- den istifa etmek ***resignation = istifa
811. resolve = (1) çözmek (= sort out) (2) karar vermek
812. resort = (1) son çare olarak bir şeye başvurmak (2) tatil yeri/beldesi
813. response = karşılık
814. restlessness = huzursuzluk
815. result = sonuç (= outcome)
816. reveal = açığa çıkarmak
817. revenge = intikam
818. revolve = (1) dönmek (2) döndürmek
819. reward = (1) ödül (2) ödüllendirmek *** rewarding = tatmin edici (iş vb)
820. ride = (at
821. rightfully = haklı olarak
822. rise = ortaya çıkmak
823. rob somebody of something = birini soymak ***robbery = soygun
824. robust (rıbast) = turp gibi
825. rough (raf) = (1) kaba pürüzlü (zemin
826. rubble = enkaz
827. sacrifice = adamak
828. salute = selamlamak (= greet)
829. satisfaction = tatmin
830. savage = vahşi
831. scald = kaynar suyla yakmak/haşlamak (el
832. scalp = kafa derisini yüzmek
833. scarce = seyrek
834. scarcely = hemen hemen hiç (= barely
835. scatter = saçmak
836. sceptical = şüpheci (= cynical)
837. scratch = (1) kazımak
838. sculpture = heykel ***sculptor = heykeltırtaş
839. seam = (1) kıyafetlerin dikiş yerleri (2) (yara için) dikiş yeri
840. seasonal = mevsimine uygun
841. secure = güvenli
842. sedate = (1) sakinleştirmek
843. seed = tohum
844. seize = (1) baskınla ele geçirmek (= raid) (2) (birinin kolunu vb) kavramak
845. sense = (1) duygu **sensitive = hassas
846. sentence = (1) birini hapse/cezaya mahkum etmek (2) cümle
847. sentimental = duygusal (= emotional)
848. session = toplantının her bir oturumu
849. sewage = lağım
850. shade = (1) gölgelik (2) renk tonu
851. shortcoming = kusur
852. shorten = kısaltmak
853. show off = hava atmak
854. shuffle = karıştırmak ( iskambil kağıtlarını); ayak sürüyerek yürüme
855. sigh = iç çekmek *** a sigh of relief = derin/rahat bir nefes
856. significant = (1) önemli
857. silent = sessiz
858. simply = (1) basit bir şekilde (2) sadece
859. simulate = taklit etmek *** simulation = taklit
860. sink = (1) batmak (2) lavabo
861. situate = konuşlandırmak
862. size = (1) (insan için) kıyafet bedeni (2) ebat
863. skill = beceri
864. slaughter = (1) kurban etmek
865. slavery = kölelik
866. sleeve = gömlek
867. slight = hafif
868. slip = kaymak *** slip of the tongue = dil sürçmesi
869. smash = (cam
870. smother (smadır) = (1) (yastık vb ile) boğmak (2) üzerini örtmek
871. snap = (fotoğrafçılıkta) poz
872. soap = sabun ****soap opera = pembe dizi
873. sociable = sıcak kanlı
874. solely = yalnızca
875. soothing = yatıştırıcı (= comforting
876. spectacular = görkemli
877. spectacular = görkemli
878. spend = harcamak ( para vb)
879. spillage = (yere vb) dökülen şey
880. spin = (1) fırıl fırıl dönmek (2) (ip için) eğirmek
881. spine = omurga
882. spiritual = manevi
883. spoiled = şımarık (= mischievous (=misçivıs)
884. spouse = eş (karı veya koca)
885. spread = yaymak
886. spring = (1) bahar mevsimi (2) su kaynağı
887. stability = istikrar
888. staff = personel
889. stage = (1) sahne (tiyatro) (2) aşama
890. stage = sahne
891. startle = (1) korkutmak
892. statement = (1) söz
893. statue (steyçu) = heykel
894. steadily = sabit bir şekilde
895. steal = çalmak
896. stealthily (steltili) = hırsız gibi
897. stem = ağaç gövdesi *** stem from = --- den kaynaklanmak
898. stimulate = (1) teşvik etmek
899. stir = (1) karışıklık
900. store = depo
901. storm = fırtına ***blizzard = kar fırtınası
902. stranger = yabancı
903. stray = (1) başıboş aylak kimse (2) sokakta yaşayan kedi
904. stress = (1) buhran
905. stretch = (1) uzamak
906. strike = (1) grev *** on strike = grevde (2) darbe
907. stroll = ağır ağır dolaşmak (= go for a stroll = dolaşmaya çıkmak)
908. subject to = (1) (ölüme
909. substantial = çok önemli
910. sue = dava açmak
911. sufficiently = yeterli miktarda
912. suffrage = oy kullanma hakkı
913. suggestion = öneri
914. suggestive of = manalı
915. suit = yakışmak (kıyafetin vb.)
916. supply = (1) tedarik etmek
917. support = desteklemek
918. supportive = (1) destek veren
919. suppress = (duygularını
920. surpass = üstün olmak
921. surrender = teslim olmak X surround
922. suspend = askıda
923. suspicion = şüphe
924. symptom = semptom
925. take off = (1) havalanmak (2) taklit emek
926. take on = (sorumluluk vb) üstlenmek
927. tame = evcil hayvan (= docile
928. tapestry = duvar halısı
929. tasteful = (1) zevkli
930. tasty = lezzetli
931. temple (tempıl) = tapınak
932. tenderness = şefkat
933. terminal = (1) ölümcül (hastalık) (= perishing) (2) uçta/sonda bulunan
934. terminate = (1) (sözleşme
935. territory = bölge
936. the rest of… = --- nın geri kalanı
937. thoughtless = düşüncesiz
938. throughout = boyunca
939. throw = atmak
940. throw out = (çöp vb) dışarı atmak
941. thunderstorm = yıldırımlı fırtına
942. tomb = mezar
943. tough = (1) sert
944. trace = iz
945. trade = (1) ticaret yapmak
946. traditional = geleneksel
947. trail = iz
948. train = (1) eğitmek
949. transmit =(1) göndermek
950. trash = çöp (= garbage)
951. treasure (trejı= )= hazine
952. treat = (1) tedavi etmek *** treatment = tedavi (2) davranmak
953. trick = hile
954. trim = (1) (ağaç) budamak (2) (saç) kırpmak
955. tripe = işkembe
956. truthful about = (1) sadece doğruyu söyleyen (2) gerçeklere uygun
957. turn in = (1) (yetkili kişiye) teslim etmek (2) uyumaya gitmek
958. unattended = sahipsiz
959. unbearable = katlanılmaz
960. uncultured = kültürsüz
961. undermine = zayıflatmak
962. undertake = (zor ve üzün sürebilecek bir işi) üstlenmek
963. undertake = üstlenmek (= take on)
964. unfortunate = talihsiz
965. unlimited = sınırsız (= unrestricted)
966. unreliable = güvenilmez
967. untimely = vakitsiz
968. unusual = sıra dışı
969. unwind = (1) (özellikle işten sonra) rahatlamak
970. upgrade = (bilgisayar gibi makineleri) güncellemek
971. urgent = acil (= pressing)
972. vacation = tatil
973. vague (veyg) = (1) belirsiz
974. valley = vadi
975. vanish = 1- ortadan kaybolmak 2-yok olmak
976. variety = değişiklik
977. vast = büyük
978. vet = veteriner
979. vigorously = gayretle (= diligently)
980. violate (vayoleyt) = (kural
981. violent = şiddetli
982. virtually = hemen hemen
983. vocation = meslek
984. volunteer = gönüllü
985. vote for/against = (1) oy (2) oy vermek
986. voyage = deniz yolculuğu
987. wantonly = (1) durduk yere
988. wear = takınmak( gözlük
989. weep = ağlamak
990. whirl = (1) hızla dönmek (2) girdap
991. wholly = tamamen
992. widely = geniş çapta
993. widow = kadın dul ***widower = erkek dul
994. withdraw from = (1) (savaştan
995. withdrawn = içine kapanık (= reserved
996. witness = (1) şahit olmak (2) tanık
997. worthless = değersiz (= valueless)
998. yard = avlu
999. yield = (1) ürün meyve vermek (2) ürün kazanç
1000. zip = fermuar
İngilizce Ders Notları İçin Tıklayınız
çok iyiymiş, elinize sağlık gardaş
YanıtlaSilçok teşekkürler emeğinize sağlık..
YanıtlaSilzip degil zipper fermuar demektir. Zip fermuar cekmek demek.
YanıtlaSilEllerinize sağlık Çok sağolun
YanıtlaSilthanks xoxo <3
YanıtlaSilHicamız bu 1000 kelimeyi yarıyıl tatili için ödev verdi 😢. Neyse genede emeğinize sağlık.
YanıtlaSil